0-6 Yaş Çocuk Psikolojisi

Yayınlanma Tarihi: 24 Nisan 2025| Kategori: Çocuk ve Ergen Psikolojisi

0-6 Yaş Çocuk Psikolojisi: Gelişimin Temel Taşları ve Önemi

Bu metin, insan yaşamının en kritik ve şekillendirici dönemi olan 0-6 yaş aralığındaki çocukların psikolojik gelişimini kapsamlı bir şekilde ele almaktadır. Erken çocukluk dönemi olarak adlandırılan bu süreçte bilişsel, sosyal, duygusal ve dil gelişimi alanlarında meydana gelen hızlı değişimler ve bu değişimlerin çocuğun ileriki yaşamına etkileri incelenmektedir. Ebeveynlerin, bakım verenlerin ve eğitimcilerin bu dönemdeki rolü, karşılaşılabilecek olası zorluklar ve profesyonel destek arayışının önemi vurgulanmaktadır. Metin boyunca, erken çocukluk psikolojisinin temel kavramları, kuramları ve pratik uygulamaları SEO uyumlu bir yaklaşımla sunulmaktadır.

Giriş: Erken Çocukluk Döneminin Önemi

İnsan hayatının temellerinin atıldığı 0-6 yaş dönemi, psikolojik, fiziksel ve sosyal gelişim açısından benzersiz bir hız ve yoğunluk barındırır. Bu dönemde beyin gelişimi en üst seviyededir ve çocuklar çevreleriyle etkileşimleri yoluyla dünyayı anlamlandırmaya, temel becerileri kazanmaya ve kişiliklerini oluşturmaya başlarlar. Erken çocukluk deneyimleri, bireyin ileriki yaşlardaki öğrenme kapasitesini, sosyal ilişkilerini, duygusal sağlığını ve genel yaşam kalitesini doğrudan etkiler. Bu nedenle, 0-6 yaş çocuk psikolojisini anlamak, sadece ebeveynler ve eğitimciler için değil, aynı zamanda toplumun sağlıklı geleceği için de kritik bir öneme sahiptir.

Bu dönemdeki gelişim, bir binanın temellerine benzetilebilir; temeller ne kadar sağlam atılırsa, bina o kadar dayanıklı ve işlevsel olur. Çocukların bu hassas yıllarda edindikleri güven duygusu, bağlanma stilleri, problem çözme becerileri ve iletişim yetenekleri, yetişkinlikteki başarılarının ve mutluluklarının habercisidir. Bu kritik dönemi anlamak, ebeveynler ve eğitimciler için olduğu kadar, Bursa gibi şehirlerde yer alan uzman merkezler için de temel bir görevdir. Ailelere rehberlik etmek ve çocukların potansiyellerini en üst düzeyde gerçekleştirmelerine yardımcı olmak büyük önem taşır. Bu bağlamda, yerel kaynakların farkındalığı da artmaktadır.

Bu metnin amacı, 0-6 yaş aralığındaki çocukların psikolojik gelişiminin ana hatlarını çizmektir. Bilişsel, sosyal-duygusal ve dil gelişimi gibi temel alanlardaki kilometre taşları, bu süreçleri etkileyen faktörler ve ebeveynlerin bu gelişim yolculuğundaki rolleri detaylı bir şekilde ele alınacaktır. Ayrıca, gelişimsel zorluklar ve gerektiğinde profesyonel destek aramanın önemi üzerinde durulacaktır.

Bilişsel Gelişim: Dünyayı Anlama Serüveni

Bilişsel gelişim, çocuğun düşünme, öğrenme, hatırlama, problem çözme ve çevresindeki dünyayı anlama yeteneklerinin zaman içinde nasıl geliştiğini ifade eder. 0-6 yaş dönemi, bilişsel yeteneklerin hızla filizlendiği ve şekillendiği bir zaman dilimidir. Bu alandaki en etkili kuramcılardan biri Jean Piaget'dir.

Piaget'nin Bilişsel Gelişim Evreleri (0-6 Yaş)

Piaget, çocukların dünyayı aktif olarak keşfederek ve deneyimleyerek öğrendiklerini savunmuştur. 0-6 yaş dönemini kapsayan iki ana evre tanımlamıştır:

Duyusal-Motor Evre (0-2 Yaş)

Bu evrede bebekler, dünyayı duyuları (görme, duyma, tatma, dokunma, koklama) ve motor hareketleri (tutma, emme, emekleme, yürüme) aracılığıyla tanırlar. Bu dönemin en önemli kazanımlarından biri "nesne sürekliliği"dir. Başlangıçta bebekler için gözden kaybolan bir nesne yok olmuş gibidir. Ancak zamanla, göremedikleri nesnelerin var olmaya devam ettiğini anlarlar. Bu, hafıza ve soyut düşüncenin ilk adımlarıdır. Bebekler ayrıca neden-sonuç ilişkilerini basit düzeyde kavramaya başlarlar (örneğin, çıngırağı sallayınca ses çıktığını öğrenmek).

İşlem Öncesi Evre (2-6/7 Yaş)

Bu evre, sembolik düşüncenin gelişimiyle karakterizedir. Çocuklar nesneleri ve olayları temsil etmek için kelimeleri, imgeleri ve jestleri kullanmaya başlarlar. Hayali oyunlar (evcilik, doktorculuk vb.) bu dönemin tipik bir özelliğidir ve çocukların sosyal rolleri, duyguları ve problem çözmeyi öğrenmelerine yardımcı olur. Ancak bu evrede düşünce hala bazı sınırlılıklara sahiptir:

  • Benmerkezcilik (Egosantrizm): Çocuklar olayları yalnızca kendi bakış açılarından değerlendirme eğilimindedirler ve başkalarının farklı perspektiflere sahip olabileceğini anlamakta zorlanırlar.
  • Odaklanma (Centration): Bir durumun veya nesnenin yalnızca tek bir belirgin özelliğine odaklanıp diğerlerini göz ardı edebilirler. Örneğin, geniş bir kaptaki sudan daha dar ama yüksek bir kaba su aktarıldığında, suyun yüksekliğine odaklanıp miktarının aynı kaldığını fark edemeyebilirler (korunum ilkesini henüz kazanamamışlardır).
  • Tersine Çevirememe (Irreversibility): Bir işlemi zihinsel olarak tersine çevirmekte zorlanırlar. Örneğin, A+B=C ise C-B=A olduğunu anlamakta güçlük çekebilirler.
  • Animizm: Cansız nesnelere canlılık özellikleri atfedebilirler (örneğin, "Bulutlar ağlıyor" gibi). Bu sınırlılıklara rağmen, işlem öncesi evre, dilin hızla geliştiği, merakın arttığı ve öğrenme isteğinin yoğun olduğu bir dönemdir.

Vygotsky ve Sosyokültürel Etki

Lev Vygotsky ise bilişsel gelişimin sosyal ve kültürel bağlamdan ayrı düşünülemeyeceğini vurgulamıştır. Ona göre çocuklar, daha bilgili yetişkinler ve akranlarıyla etkileşimleri yoluyla öğrenirler. "Yakınsak Gelişim Alanı" (Zone of Proximal Development - ZPD) kavramı, çocuğun kendi başına yapabildikleri ile bir yetişkin veya daha yetenekli bir akran yardımıyla yapabilecekleri arasındaki alanı ifade eder. Öğrenme en etkili şekilde bu alanda gerçekleşir. Ebeveynlerin ve eğitimcilerin sağladığı rehberlik ve destek ("iskele kurma" - scaffolding), çocuğun yeni beceriler kazanmasına yardımcı olur. Dil, Vygotsky'ye göre düşüncenin temel aracıdır ve sosyal etkileşim yoluyla gelişir.

Oyunun Bilişsel Gelişimdeki Rolü

Oyun, erken çocukluk döneminde sadece bir eğlence aracı değil, aynı zamanda temel bir öğrenme mekanizmasıdır. Oyun sırasında çocuklar problem çözer, plan yapar, karar verir, hayal güçlerini kullanır, yeni kavramlar öğrenir ve dikkat sürelerini geliştirirler. Farklı materyallerle oynamak (bloklar, yapbozlar, boyalar vb.) nesnelerin özelliklerini, mekansal ilişkileri ve neden-sonuç ilişkilerini anlamalarına yardımcı olur.

Sosyal ve Duygusal Gelişim: Kendini ve Başkalarını Tanıma

Sosyal ve duygusal gelişim, çocuğun kendisiyle, başkalarıyla ve duygularıyla olan ilişkisini içerir. Bu alan, çocuğun kimlik duygusunu, özgüvenini, empati yeteneğini, duygularını anlama ve yönetme becerisini ve sosyal ilişkilerini şekillendirir.

Bağlanma Kuramı ve Önemi

John Bowlby tarafından geliştirilen bağlanma kuramı, bebeklerin birincil bakım verenleriyle (genellikle anne) kurdukları duygusal bağın önemini vurgular. Bu ilk ilişki, çocuğun dünyaya ve diğer insanlara karşı temel güven duygusunu oluşturur. Güvenli bağlanma, bebeğin ihtiyaçları tutarlı ve duyarlı bir şekilde karşılandığında gelişir. Güvenli bağlanan çocuklar, dünyayı keşfetmek için kendilerini daha güvende hissederler, stresle daha iyi başa çıkarlar ve ileriki yaşamlarında daha sağlıklı sosyal ilişkiler kurma eğilimindedirler. Güvensiz bağlanma (kaygılı, kaçıngan veya dağınık) ise çocuğun sosyal ve duygusal gelişiminde zorluklara yol açabilir. Bakım verenin tutarlılığı ve duyarlılığı bu süreçte kilit rol oynar.

Erik Erikson'un Psikososyal Evreleri (0-6 Yaş)

Erik Erikson, yaşam boyu devam eden psikososyal gelişim kuramında, her evrede bireyin çözmesi gereken temel bir çatışma olduğunu belirtmiştir. 0-6 yaş dönemini kapsayan ilk üç evre şunlardır:

  • Temel Güvene Karşı Güvensizlik (0-1.5 Yaş): Bebeğin temel ihtiyaçlarının (beslenme, bakım, sevgi) tutarlı bir şekilde karşılanıp karşılanmamasına bağlı olarak dünyaya karşı güven veya güvensizlik duygusu gelişir.
  • Özerkliğe Karşı Kuşku ve Utanç (1.5-3 Yaş): Çocuklar bağımsızlıklarını keşfetmeye başlarlar (yürüme, konuşma, tuvalet eğitimi). Bu girişimleri desteklendiğinde özerklik duygusu gelişir. Aşırı kontrol veya eleştiri ise kuşku ve utanç duygularına yol açabilir.
  • Girişimciliğe Karşı Suçluluk (3-6 Yaş): Çocuklar çevrelerini daha aktif keşfeder, oyunlar kurar, sorular sorar ve sorumluluk almaya başlarlar. Merakları ve girişimleri teşvik edildiğinde inisiyatif alma becerileri gelişir. Sürekli engellenme veya aşırı eleştiri ise suçluluk duygularına neden olabilir. Bu evrelerdeki başarılar, sağlıklı bir kişilik gelişiminin temelini oluşturur.

Duygu Düzenleme ve Empati Gelişimi

Küçük çocuklar duygularını yoğun bir şekilde yaşarlar ancak bunları yönetme becerileri henüz gelişmemiştir. Öfke nöbetleri, ağlama krizleri bu dönemin normal bir parçasıdır. Zamanla, ebeveynlerinin rehberliği ve model olmasıyla duygularını tanımayı, isimlendirmeyi ve daha kabul edilebilir yollarla ifade etmeyi öğrenirler (duygu düzenleme). Empati, yani başkalarının duygularını anlama ve onlara karşı duyarlılık gösterme yeteneği de bu dönemde filizlenmeye başlar. Başlangıçta daha çok bulaşıcı ağlama şeklinde görülen empati, zamanla daha bilinçli bir hal alır. Başka bir çocuğun üzüldüğünü gördüğünde ona sarılmak veya oyuncağını vermek gibi davranışlar empatinin ilk göstergeleridir.

Akran İlişkileri ve Oyun Türleri

Çocukların sosyal becerileri akranlarıyla etkileşimleri yoluyla gelişir. Oyun, bu etkileşimlerin merkezindedir. Mildred Parten, çocukların oyun davranışlarını farklı türlere ayırmıştır:

  • Tek Başına Oyun (Solitary Play): Çocuk kendi kendine oynar, çevresindekilerle ilgilenmez.
  • İzleyici Oyun (Onlooker Play): Çocuk diğer çocukların oyununu izler ancak katılmaz.
  • Paralel Oyun (Parallel Play): Çocuklar yan yana oynarlar ancak birbirleriyle doğrudan etkileşime girmezler, kendi oyunlarına odaklanırlar. (Özellikle 2-3 yaş civarı yaygındır).
  • Birlikte Oyun (Associative Play): Çocuklar bir arada oynar, materyalleri paylaşır, konuşurlar ancak ortak bir hedefleri veya organize bir yapıları yoktur.
  • İşbirlikçi Oyun (Cooperative Play): Çocuklar ortak bir hedef doğrultusunda organize bir şekilde oynarlar, roller paylaşılır ve kurallar belirlenir. (Genellikle 4-5 yaşından sonra daha belirgin hale gelir). Bu oyun türleri aracılığıyla çocuklar paylaşmayı, sıra beklemeyi, işbirliği yapmayı, çatışma çözmeyi ve arkadaşlık kurmayı öğrenirler. Akranlarla sağlıklı ilişkiler kurma becerisi, ileriki yaşam için kritik olup, bu konuda destek arayan aileler bursa lotus Psikoloji gibi merkezlerde rehberlik bulabilirler. Sosyal beceri eğitimleri ve oyun grupları bu süreçte faydalı olabilir.

Dil Gelişimi: İletişimin Temelleri

Dil gelişimi, çocuğun sesleri, kelimeleri ve cümleleri anlama (alıcı dil) ve kullanma (ifade edici dil) becerilerinin gelişimidir. 0-6 yaş, dil ediniminin en hızlı olduğu dönemdir.

Dil Gelişiminin Aşamaları

  • Ağlama ve Ses Çıkarma (0-6 Ay): Bebekler ihtiyaçlarını ağlayarak ifade ederler. Zamanla agulama (cooing) ve babıldama (babbling - ba-ba, ma-ma gibi hece tekrarları) başlar.
  • İlk Kelimeler (12-18 Ay): Çocuklar genellikle ilk anlamlı kelimelerini 1 yaş civarında söylerler ("anne", "baba", "su" gibi). Kelime dağarcıkları yavaş yavaş artar.
  • Telegrafik Konuşma (18-24 Ay): İki kelimelik cümleler kurmaya başlarlar ("anne gel", "top at" gibi). Bu cümleler genellikle sadece en önemli kelimeleri içerir. Kelime dağarcığı hızla artar (kelime patlaması).
  • Cümle Kurma ve Dilbilgisi Gelişimi (2-4 Yaş): Çocuklar daha uzun ve karmaşık cümleler kurmaya başlarlar. Basit dilbilgisi kurallarını (çoğul ekleri, zaman ekleri) öğrenirler ancak bazen aşırı genelleme yapabilirler ("koyunlar" yerine "koyunlar" gibi). Soru sorma ("Neden?") dönemi başlar.
  • Akıcı Konuşma ve Karmaşık Dil (4-6 Yaş): Dilbilgisi kurallarına daha hakim hale gelirler, daha uzun ve karmaşık cümleler kurabilirler. Hikaye anlatma becerileri gelişir. Konuşmaları büyük ölçüde yetişkin konuşmasına benzer hale gelir. Kelime dağarcıkları binlerce kelimeye ulaşır.

Dil Gelişimini Destekleyen Faktörler

Çocuğun dil gelişimi, çevresel faktörlerden büyük ölçüde etkilenir:

  • Etkileşim: Çocukla bol bol konuşmak, onun çıkardığı seslere ve söylediklerine yanıt vermek, sorular sormak dil gelişimini hızlandırır.
  • Kitap Okuma: Küçük yaşlardan itibaren düzenli olarak kitap okumak, kelime dağarcığını zenginleştirir, cümle yapılarını öğretir ve dinleme becerilerini geliştirir.
  • Oyun: Oyun sırasında kullanılan dil, kavram öğrenimini ve iletişim becerilerini destekler.
  • Model Olma: Ebeveynlerin ve bakım verenlerin kullandığı dilin zenginliği ve doğruluğu çocuğa model olur. Dil gelişimindeki gecikmeler, erken müdahale gerektiren durumlar olabilir. Konuşma terapistleri ve çocuk gelişim uzmanları bu konuda destek sağlayabilir.

Ebeveynlerin ve Bakım Verenlerin Rolü: Sağlıklı Gelişimin Desteklenmesi

Ebeveynler ve birincil bakım verenler, çocuğun 0-6 yaş dönemindeki psikolojik gelişiminde en önemli etkiye sahip kişilerdir. Onların tutumları, davranışları ve sağladıkları ortam, çocuğun potansiyelini gerçekleştirmesinde belirleyici rol oynar.

Güvenli ve Destekleyici Bir Ortam Sağlama

Çocuğun kendini güvende hissettiği, sevildiği ve kabul edildiği bir ortam yaratmak, sağlıklı gelişimin temelidir. Bu, çocuğun fiziksel ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra, duygusal ihtiyaçlarına da duyarlı olmayı gerektirir. Ağladığında teselli etmek, başarılarını takdir etmek, korkularını anlamaya çalışmak güvenli bağlanmayı ve özgüveni destekler.

Tutarlı Sınırlar ve Kurallar Koyma

Çocukların güvende hissetmek ve dünyayı anlamlandırmak için sınırlara ihtiyaçları vardır. Yaşına uygun, net ve tutarlı kurallar koymak, çocuğun öz-denetim becerilerini geliştirmesine yardımcı olur. Sınırların sevgi dolu ama kararlı bir şekilde uygulanması önemlidir. Aşırı hoşgörü veya aşırı katılık kadar, tutarsızlık da çocuğun kafasını karıştırabilir ve davranış sorunlarına yol açabilir.

Olumlu Model Olma

Çocuklar gözlemleyerek öğrenirler. Ebeveynlerin kendi duygularını nasıl yönettikleri, sorunları nasıl çözdükleri, başkalarıyla nasıl iletişim kurdukları çocuğa model olur. Sakin kalmak, empati göstermek, saygılı iletişim kurmak gibi davranışları sergilemek, çocuğun bu becerileri öğrenmesine yardımcı olur.

Oyuna Zaman Ayırma ve Etkileşim Kurma

Çocukla kaliteli zaman geçirmek, onunla oyun oynamak, sohbet etmek, kitap okumak bilişsel, sosyal, duygusal ve dil gelişimini bütüncül olarak destekler. Oyun, çocuğun dünyayı keşfetme ve öğrenme yoludur; ebeveynin oyuna katılımı bu süreci daha anlamlı hale getirir. Etkili ebeveynlik stratejileri konusunda bilgi edinmek isteyen aileler için bursa lotus Psikoloji tarafından sunulan eğitimler faydalı olabilir. Ebeveynlik becerilerini geliştirmek, hem çocuğa hem de aileye katkı sağlar.

Gelişimi Destekleyici Uyaranlar Sunma

Çocuğun yaşına uygun oyuncaklar, kitaplar, sanat malzemeleri sağlamak, onu farklı deneyimlere (parka gitmek, doğa yürüyüşü yapmak, müze gezmek vb.) teşvik etmek merakını ve öğrenme isteğini canlı tutar. Ancak aşırı uyarandan kaçınmak ve çocuğun kendi kendine keşfetmesine de izin vermek önemlidir.

Olası Zorluklar ve Profesyonel Yardım Arama

Her çocuk kendi hızında gelişse de, bazı durumlarda gelişimsel gecikmeler veya davranışsal/duygusal zorluklar ortaya çıkabilir. Bu durumların erken fark edilmesi ve müdahale edilmesi, çocuğun uzun vadeli sağlığı ve iyiliği için kritik öneme sahiptir.

Gelişimsel Gecikmeler

Çocuğun yaşıtlarına göre belirli becerilerde (konuşma, yürüme, sosyal etkileşim, problem çözme vb.) belirgin bir şekilde geri kalması durumunda gelişimsel gecikmeden şüphelenilebilir. Bu durumlar çeşitli nedenlere (genetik faktörler, doğum komplikasyonları, çevresel etkenler vb.) bağlı olabilir. Erken tanı ve müdahale programları (özel eğitim, konuşma terapisi, fizyoterapi, ergoterapi vb.) çocuğun potansiyeline ulaşmasına yardımcı olabilir.

Davranışsal ve Duygusal Zorluklar

0-6 yaş döneminde inatçılık, öfke nöbetleri, zaman zaman görülen vurma veya ısırma gibi davranışlar normal kabul edilebilir. Ancak bu davranışların çok sık, şiddetli ve uzun süreli olması, çocuğun sosyal ilişkilerini ve öğrenmesini olumsuz etkilemesi durumunda profesyonel yardım almak gerekebilir. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), Karşıt Olma Karşı Gelme Bozukluğu, Ayrılık Kaygısı Bozukluğu gibi durumlar erken yaşlarda belirti verebilir. Ayrıca, aşırı içe kapanıklık, sürekli mutsuzluk, yoğun korkular veya uyku/yeme sorunları da altta yatan duygusal zorlukların işareti olabilir.

Ne Zaman Yardım Aranmalı?

Aşağıdaki durumlarda bir çocuk psikoloğu, çocuk psikiyatristi veya gelişim uzmanına danışmak faydalı olacaktır:

  • Dil ve konuşma gelişiminde belirgin gecikme (örn. 2 yaşında hiç kelime söylememe veya basit cümleler kuramama).
  • Sosyal etkileşimde zorluklar (göz teması kurmama, ismine tepki vermeme, akranlarıyla ilgilenmeme).
  • Aşırı hareketlilik, dikkatini toplayamama, dürtüsellik.
  • Şiddetli ve sık öfke nöbetleri, kendine veya başkalarına zarar verme davranışı.
  • Yoğun ve sürekli korkular, kaygılar.
  • Uyku ve yeme düzeninde ciddi bozulmalar.
  • Tuvalet eğitiminde yaşına uygun olmayan zorluklar (fiziksel bir neden yoksa).
  • Travmatik bir olay (kayıp, kaza, istismar vb.) sonrası davranış değişiklikleri.
  • Ebeveyn olarak çocuğunuzun gelişimi veya davranışları hakkında ciddi endişeleriniz varsa. Gelişimsel gerilikler veya ciddi davranış sorunları gözlemlendiğinde, bir uzmana danışmak elzemdir. Bursa'da bu konuda destek sağlayan kurumlardan biri bursa lotus Psikoloji'dir. Uzmanlar, durumu değerlendirerek gerekli yönlendirmeleri yapabilir ve uygun müdahale planını oluşturabilirler. Erken müdahale, çocuğun potansiyeline ulaşması için kritik öneme sahiptir ve bursa lotus Psikoloji gibi merkezler bu süreçte ailelere yol gösterebilir. Aile danışmanlığı ve oyun terapisi gibi yöntemler sıklıkla kullanılır.

Sonuç: Geleceğe Sağlam Adımlar

0-6 yaş dönemi, bir bireyin hayatındaki en hızlı ve en kritik gelişimsel süreçleri içerir. Bu yıllarda atılan temeller, çocuğun bilişsel kapasitesini, sosyal becerilerini, duygusal dayanıklılığını ve genel ruh sağlığını ömür boyu etkiler. Piaget'nin bilişsel evrelerinden Erikson'un psikososyal çatışmalarına, Bowlby'nin bağlanma kuramından Vygotsky'nin sosyokültürel vurgusuna kadar birçok kuram, bu dönemin karmaşıklığını ve önemini gözler önüne sermektedir.

Çocukların sağlıklı bir psikolojik gelişim gösterebilmeleri için sevgi dolu, güvenli, destekleyici ve uyaran açısından zengin bir çevreye ihtiyaçları vardır. Ebeveynler ve bakım verenler, bu çevreyi sağlamada merkezi bir role sahiptir. Duyarlı bakım, tutarlı sınırlar, olumlu model olma ve çocukla kaliteli etkileşim kurma, bu süreçteki en değerli yatırımlardır. Oyunun, çocuğun öğrenmesi ve gelişmesi için vazgeçilmez bir araç olduğu unutulmamalıdır.

Her çocuğun gelişim yolculuğu benzersizdir ve bazı çocuklar bu süreçte ek desteğe ihtiyaç duyabilirler. Gelişimsel gecikmeler veya davranışsal/duygusal zorluklar fark edildiğinde erken müdahale büyük önem taşır. Profesyonel yardım almaktan çekinmemek, çocuğun potansiyeline ulaşması ve zorlukların üstesinden gelmesi için atılacak önemli bir adımdır.

Sonuç olarak, 0-6 yaş dönemi, çocuğun gelecekteki kimliğinin, becerilerinin ve ruh sağlığının temellerinin atıldığı eşsiz bir penceredir. Bu süreci bilinçli bir şekilde desteklemek, her ebeveynin ve toplumun sorumluluğudur. İhtiyaç duyulduğunda bursa lotus Psikoloji gibi profesyonel kaynaklardan destek almaktan çekinilmemelidir. Bu döneme yapılan yatırım, sadece çocuğun bireysel geleceğine değil, aynı zamanda daha sağlıklı ve mutlu bir topluma yapılan yatırımdır.